NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبَّادُ
بْنُ مُوسَى
الْأَنْبَارِيُّ
الْخُتُّلِيُّ
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
يَعْنِي
ابْنَ سَعْدٍ
قَالَ أَخْبَرَنِي
أَبِي عَنْ
رَيْحَانَ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَحِلُّ
الصَّدَقَةُ
لِغَنِيٍّ
وَلَا لِذِي
مِرَّةٍ
سَوِيٍّ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ
سُفْيَانُ
عَنْ سَعْدِ
بْنِ
إِبْرَاهِيمَ
كَمَا قَالَ
إِبْرَاهِيمُ
وَرَوَاهُ
شُعْبَةُ
عَنْ سَعْدٍ
قَالَ لِذِي
مِرَّةٍ
قَوِيٍّ
وَالْأَحَادِيثُ
الْأُخَرُ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَعْضُهَا
لِذِي
مِرَّةٍ
قَوِيٍّ
وَبَعْضُهَا
لِذِي
مِرَّةٍ
سَوِيٍّ و
قَالَ
عَطَاءُ بْنُ
زُهَيْرٍ
أَنَّهُ
لَقِيَ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عَمْرٍو
فَقَالَ
إِنَّ
الصَّدَقَةَ
لَا تَحِلُّ
لِقَوِيٍّ
وَلَا لِذِي
مِرَّةٍ سَوِيٍّ
Abdullah b. Amr'dan
rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Zengin'e, kuvvetli
ve sağlam olana zekâl (almak) helâl olmaz."
Tirmizî, zekât; Nesâî,
zekât; İbn Mâce, zekât; Ahmed b. Hanbel, II, 164, 192, 377; V, 375; Dârimî,
zekât; Darekutnî, es-Sünen, II, 118; Hâkim, el-Müstedrek, I, 407.
Ebu Davud dediki: Süfyan
bunu Said b. İbrahim'den İbrahim'in dediği gibi rivayet etti. Şu'be, de bunu
Saîd'den rivayet etti. Ancak "kuvvetli ve sağlam" yerine
"kuvvetli ve güçlü" dedi.
Nebi (s.a.v.)'den (bu
konuda) rivayet edilen diğer hadislerin bir kısmı "kuvvetli ve
güçlü" diğer bir kısmı da "kuvvetli ve sağlam" şeklindedir.
Ata b. Züheyr, Abdullah
b. Amr'ia karşılaştığını ve (Abdullah'ın) "zekât (almak) kuvvetliye de
sağlam olana da helâl olmaz" dediğini söyledi.
İzah:
Bu hadîste zengine ve
sıhhatli, gücü-kuvveti yerinde olana zekâtın helâl olmadığı ifâde edilmiştir.
Zekât almayı haram kılan zenginlik ölçüsü hakkında ihtilâf edilmiştir.
Hanefîlere göre
havâic-i asliyye ile borcunun dışında zekât tâbi olan mallardan nisaba mâlik
olan bir kimse zengin sayılır. Dolayısıyla zekât alması haramdır.
Aliyyu'l-Kaarî
el-Mirkat adlı eserinde el-Muhît adlı eserden naklen şöyle diyor:
Zenginlik üç çeşittir:
a. Zekât vermeyi farz kılan
zenginlik: Bir yıl boyunca nisaba mâlik olmakla gerçekleşir.
b. Zekât almayı haram
kılan ve fakat fıtır sadakası ile kurbanı vâcib kılan zenginlik: Havâic-i
asliyyeden başka nisab değerine ulaşan herhangi bir mala sahip olmakla
gerçekleşir. Bu malın, zekâta tâbi mallardan olması veya bir yılını doldurması
şart değildir.
c. Zekât almayı değil,
de sadece dilenmeyi haram kılan zenginlik: Bir günlük yiyecek ve avret
mahallini örtecek elbise sahibi olmakla gerçekleşir. Böyle bir kimsenin sadaka
istemesi haramdır ama istemeden verileni alması helaldir."
Mâlikîlere göre ise
zekât almayı haram kılan zenginlik, kişinin kendisinin ve geçimiyle yükümlü
olduğu aile fertlerinin bir yıllık ihtiyaçlarını karşılayacak mala sahip olması
veya bu kadar meblağı kazanmasıdır. Do-layısıyle nisabtan fazla malı olup da
yıllık ihtiyacına kâfi gelmeyenin veya ihtiyacından az kazancı olanın zekât
alması caizdir.
Şâfiîlere göre, zekât
almayı haram kılan zenginlik, kişinin ömrü (ortalama 60 yıl) boyunca kendisine
ve geçimiyle yükümlü olduğu aile fertlerine yetecek mala sahip olmasıdır.
Ahmed b. Hanbel'den bu
konuda rivayet edilip de tercih edilen görüşe göre, zekât almaya mani olan
zenginlik, kişinin ihtiyacına kâfi gelen miktardır. Muhtaç olmayanın malı
olmasa bile zekât alması caiz değildir. Muhtaç olanın ise, nisaba malik olsa
bile, zekât alması caizdir.
Şâfiîlerle Hanbelîler
bu hadisi delil göstererek sıhhatli ve çalışmaya imkânı olanın zekât almasının
«âiz olmadığını söylemişlerdir. Bu konuyla ilgili görüşler bir önceki hadisin
açıklamasında geçti.
Bu babta geçen
hadislerden anlaşıldığına göre muhtaç olmadığı halde sadaka istemek caiz
değildir. Sadaka istemenin hükmü, duruma göre değişmektedir.Şöyleki:
a. Muhtaç olmadığı
halde zekât istemek haram olduğu gibi kendisini olduğundan fazla fakir
göstererek istemek de haramdır.
b. Muhtaç olanın
ısrarla istemesi mekruhtur.
c. Çalışamayacak
durumda olan muhtaç bir kimsenin, ısrarsız istemesi mubahtır.
d. Açlıktan dolayı
nefsi tehlikeye düşenin istemesi vâcıbtır.
e. Utanıp sıkıldığı
için zekât istemeyen muhtaç bir kimse için zekât istemek mendubdur.
Muhtaç olana ne kadar
zekât verilebileceği konusu ise 1638 no'lu hadisin açıklamasında gelecektir.